Almanlara neredeyse 1. Dünya Savaşını kazandıran canavarlar U-Bootlar

 


U-Bootlar denince akla ilk haklı olarak 2. Dünya Savaşı gelir. 2. Dünya Savaşında Büyük Amiral Karl Dönitz önderliğinde U-Bootlar yaklaşık 2500 civarı gemi batırdılar. Bunların yine yaklaşık 150'si savaş gemisiydi ve toplam batırılan gemi tonajı 14 milyon ton gibi inanılmaz bir rakamdı. Dönitz bu başarıları elde edebilmek için şüphesiz ki önceden böyle bir savaş için çok sıkı hazırlanmıştı. Tabii bunda 1.Dünya Savaşında ve savaş sonrası elde ettiği tecrübeleri incelememiz gerekir. 

2. Dünya Savaşından yaklaşık 20 yıl önce yaşanan 1. Dünya Savaşında U-Bootlar fırtınalar estiriyordu. 2. Dünya Savaşında bir ayda en yüksek 200 civarı gemi batırılmışken 1. Dünya Savaşında 600'lerin daha da üstü görülüyordu. Yani bir sürü küçücük tekne diyebileceğimiz bu canavarlar İngilizleri perişan ediyordu.


İşte bende sizlere bu yazımda ''Almanlara neredeyse 1. Dünya Savaşını kazandıran canavarlar U-Bootlar'' 'ı anlatacağım.

1914 yılının ortalarında her an patlamaya hazır bir volkan gibi gergin olan Avrupa'da savaş çanları çalmayı bekliyordu. Bu dönemde Almanların elinde 20'ye yakın U-Boot vardı bunların çoğu Almanya'nın kuzeyindeki küçük ada olan Helgoland'de konuşlanmıştı. 


Savaşın başlangıcından bir kaç gün sonra U-Boot kuvvetlerinin komutanı olan Hermann Bauer elindeki U-Bootların bir kaçını İngilizlerin Scapa Flow üssündeki Büyük Filoya baskın yapmaları için yolladı.

Ancak baskın tam bir hezimetle sonuçlandı; SM U-5 ve SM U-9 motor sorunları nedeniyle geri dönmek zorunda kaldı, SM U-13 iz bırakmadan kayboldu ve SM U-15, saldırı için harekete geçmeye çalışırken HMS Birmingham hafif kruvazörü tarafından batırıldı. Ağustos ayının sonlarında limandan Kuzey Denizi'ne ayrılan SM U-19, U-21, U-22 ve U-24 teknelerinin geri kalanı hiçbir başarı elde edemedi. Üstelik 23 Kasım 1914'te SM U-18 Scapa Flow'a girmeyi başardı ancak görüldü ve U-Bootu ile battı.

Savaşın başlangıcı denizaltılar için pekte iyi olmadı taa ki U-Bootların gerçek potansiyeli fark edilene kadar.

5 Eylül 1914'te Teğmen Otto Hersing komutasındaki U-21, Hafif Kruvazör Hms Pathfinder'ı torpilleyerek batırdı. Kruvazörü 4 dakikada yerin dibini boyladı ve gemideki mürettebattan 259'u boğularak öldü. Bu Denizaltıların ilk zaferiydi ve U-Bootların nasıl yok edici bir potansiyelinin olduğunu kanıtlar nitelikteydi. Tabii İngilizler hala bu canavarların gelecek 4 yılda kendilerini nasıl perişan bir hale getireceklerinden habersizlerdi.


Başlangıçtan 1.5 ay sonra ise 22 Eylül'de Teğmen Otto Weddigen komutasındaki U-9 denizde ilerlerken gözcülerden biri bir gemi gördü. Otto hemen hedefe yaklaşın emrini verdi ve denizaltı dalışa geçti. Otto hedefe daha yakından bakınca karşısında 3 tane eski 10.000 tonluk Royal Navy (Britanya Donanması) Kruvazörlerini gördü. Bunlar Hms Aboukir, Hms Cressy ve Hms Hogue'dı.

Otto Hms Aboukir'a yaklaşık gemiyi torpilledi. Hms Cressy ve Hogue'nin mürettebatı geminin mayına çarptığını zannederek mürettebatı kurtarmak için yaklaştı. Otto Hms Hogue'ye iki torpido yolladı ve gemi denizin dibini boyladı. Tek başına kalan Hms Cressy'nin mürettebatı şaşkınlıktan ve korkudan ne yapacağını şaşırıp kaçma girişiminde bulunda ancak kaçamadan torpillendi ve yaklaşık 1500 kişi boğularak öldü.

O gün olaya bizzat şahit olmuş bir denizaltı görevlisi şu sözleri sarf etti:

"Periskoptan izlerken bir anda gözüme çok korkutucu bir sahne gözüktü... Kumanda kulesinde, boğulan adamların, enkazda hayatları için savaşanların, alabora olmuş cankurtaran filikalarına tutunmaya çalışanları izlerken üzüntüden kahrolduk ve olanlara karşı dayanabilmek için kendimize hakim olmaya çalıştık..."


O gün herkes tarafından hor görülen bu küçük canavar makinalar ne kadar ölümcül olduğunu kanıtladı. O günden sonra Almanya'da U-9'un bu başarısı dünyanın 4 bir tarafında duyuruldu ve mürettebat demir haç ile ödüllendirildi.


Olaydan 3 hafta sonra 15 ekimde Weddigen gene eski bir kruvazör olan Hms Hawke'yi torpilleyip batırdılar. Bu İngiliz Amirallik Dairesinde çok tedirgin edici bir şekilde karşılandı ve Büyük Filo İrlanda çevresine çekildi.

Yani bir ay önce İngilizlerin 5'de 1'ini batırdığı U-Boot gücü 1 ay sonra İngilizlerin kabusu haline geldi. Bu daha başlangıçtı çünkü U-Bootların sayısı arttırılmaya başlanıyordu. Ayrıca 3 gün sonra ise SM U-27 tarihte bir ilke imza attı ve Hms E3'ü batırdı. Bu da demek oluyordu ki tarihte ilk defa bir denizaltı diğer denizaltıyı batırmıştı.


Gene tarihteki bir ilk olarak sayılan 20 Ekim günü gerçekleşen başka bir olayda SM U-17 bi tane İngiliz buharlı ticari gemisi olan SS Glitra'yı batırdı. Bu da batırılan ilk ticari gemi oldu ve ticari gemiler ileride İngilizlere boyun eğdirmek için Almanların ilk hedefi olacaktı.

Savaşın ilk yılında anlaşıldı ki bu savaş karşıda ki tarafa boyun eğdirmek için ülkenin kaynak ve para ihtiyacını karşılayan ticari gemileri batırma amacında olan insanlık için ölümcül bir savaş olacaktı.

1914 yılı sona erdiğinde, U-Bootlar 8 tane savaş gemisi ve 10 ticari gemiyi (20.000 ton değerinde) batırmış, karşılığında ise 5 denizaltıyı (Hepsini Scapa Flow baskınında) kaybetmişti.



Gelelim 1915 yılına bu yılda Almanlar karada iki cephe arasına sıkışmıştı bu yüzden artık bu savaşı en kısa sürede sonlandıracak hamleyi yapmaları gerekiyordu. Bunun için artık U-Bootlar denizde ne ile karşılaşırlarsa umursamadan hedeflerini yok etmeleri gerekiyordu. Böylece kaynak ihtiyacını dışarıdan gideren İngilizler anakaralarında açlıktan kırılacak ve teslim olmak zorunda kalacaklardı.

Buna ''Sınırlandırması olmayan Savaş''ta deniliyordu ancak bir sıkıntı vardı. Denizlerde sadece ticari ya da askeri gemiler yoktu ki sivil taşımacılık yapan gemilerden tut içinde binlerce asker taşıyan gemilerde vardı. Bunların hepsini yok etmek tabii ki bir insanlık suçu idi ve tüm dünyanın özellikle ABD'nin şiddetli tepkisini çekecekti. Hatta ileride ABD'nin savaşa dahi olmasındaki ana nedenlerden önemli bir tanesi olacaktı. Yani anlayacağınız Almanlar büyük bir kumar oynayacaktı.



Tabii U-Bootların hız ve mesafe sıkıntısı vardı. Bu konuda yeterince gelişmiş olmadıkları için hedeflerini yakalamak için çok çaba sarf ediyorlardı. Bunu ileride yapacakları bazı taktikler ile en aza indermeye çalıştılar. Neyse biz konumuza dönelim 4 Şubat 1915'te resmen ''Sınırlandırması Olmayan Savaş'' başladı.

18 Mart 1915'te Almanlar için moral kırıcı bir olay yaşandı ve denizaltıların yeni düşmanı olarak tanınan Hms Dreadnought, az önce inceledeğimiz Almanya'da kahraman ilan edilen Otto Weddigen'in SM U-29'unu batırdı. U-29 batarken üzerindeki ''29'' yazısı yavaşça denizin dibine doğru battı.


Ticari Gemilere karşı verilen savaş daha da şiddetleniyordu ve Nisan ayı sonunda denizaltılar, kaybedilen 3 U-Boot yerine 39 gemiyi batırmayı başardılar. Aralarında savaşta olmayan bazı ülkelerin gemileri de vardı.

7 Mayıs 1915'te 1. Dünya Savaşının en ikonik olaylarından biri yaşandı. Walther Schwieger komutasındaki SM U-20 Transatlantik yolcu gemisi olan Rms Lusitania'yı batırdı. Bu gemi 30.000 tonluk büyüklüğüyle o dönemin en büyük gemilerinden biriydi. Gemide bulunan 128 Amerikalı dahil 1200 kişi boğularak öldü ve 761'i kurtuldu.



Torpidosunu ateşledikten 15 dakika sonra  saldırısının korkunç etkisi karşısında şaşkına dönen Kaptan Schwieger, savaş günlüğünde şunları kaydetti: 

"Gemi çok kısa bir süre su üstünde kalacak gibi görünüyor. 25 metreye dalıp terk etme emri verdim. Çaresizce kurtulmaya çalışan bu insan kitlesine bir torpido daha ateşleyemezdim".

Aslında Lusitania Britanya Filo Rezervinin bir gemisi olarak kayıtlıydı, ilan edilmiş bir savaş bölgesinde seyahat ediyordu ve kargo ambarlarında tüfekler ve patlayıcılar taşıyordu. Bu nedenle normal bir hedefti. Ancak olay Amerika'nın sert tepkisine neden oldu ve bu da Almanların yolcu gemilerinin zarar görmemesi yönünde bir emir vermesiyle sonuçlandı.



Buna rağmen denizaltı faaliyetleri arttı ve Ağustos 1915'te Alman denizaltılarının batırdığı gemi sayısı (185.800 ton), İngiliz tersanelerindeki aylık gemi inşa oranlarını ilk defa aştı ve Almanlar ilk defa zafere bu kadar yaklaştı.

Bu zamana kadar batırılan U-Bootların batırılış hikayeleri ise bir hayli ilginçtir. Çaresizlikten önlem alamayan Amirallik Dairesi ilginç bir yönteme başvurdu. Saldırıya uğrayan ticari gemiler kendilerine saldıran denizaltıları yüzeyde ise denizaltıya çarparak onu batırmaya çalışacaktı. U-Bootların yarısı bu şekilde denizin dibini boylamıştı.


Almanya Şansölyesi Bethmann-Hollweg, sınırlandırılmamış denizaltı savaşına devam edilirse Amerikalıların müdahale edebileceğinden çekiniyordu. Her ne kadar Alman Deniz Kuvvetleri Komutanı Amiral Henning von Holtzendorff, böyle devam ederseler İngilizlerin altı ay içinde çökeceğini vaat etse de 20 Eylül 1915'te denizaltılar İngiliz sularından çekildi, denizaltı savaşının odak noktası, pek çok hedefin olduğu ve neredeyse hiç bir Amerikalının bulunmadığı Akdeniz'e kaydı.

Bu arada İngilizler önlem olarak Q-Shipleri ortaya çıkardı. Kısaca Q-Shipler silahlandırılmış ticcari gemilerdi ve bu gemiler denizaltıları yüzeyde tuzağa düşürüp batırıyorlardı. Azda olsa etkiliydiler ancak U-Bootları durdurabilecek kadar değil.


U-Bootların Akdeniz Macerasına ise başka bir yazımda değineceğim. 

1917 yılında Almanya artık iyice köşeye sıkışmaya başlayınsa Sınırlandırılmamış Savaş taktiğine geri döndü. Tabii bu kararın ABD'yi artık gerçekten savaşa sokacağına inansalar da başka çareleri yoktu ve İngilizleri bu taktikle 6 ayda yenebileceklerini düşündüler. Bu karar meyvesini verdi ve ilk ayda 520.000 ton gemi batırdılar.

U-Bootlar Mart ayında 500.000'in üzerinde, Nisan ayında 600.000'inin üzerinde batırdılar. Savaşın rekoru olarak ise 860.000 tonluk devasa bir rakama ulaştılar. Taa ki Mayıs ayına kadar.

Mayıs ayında ise günümüzde de kullanılan meşhur Konvoy sistemi ilk kez ortaya çıktı ve etkisini hemen gösterdi. Gemi kayıpları azalırken U-Boot kayıpları yükselmeye başladı ve savaş daha da acımasız bir hal aldı. Ancak 1917 yılı ve sonrasında English Channel'da yeni bir mayın bariyerinin kurulması denizaltı kayıplarını arttırdı ve Almanlar için zor zamanlar başladı.


ABD'nin savaşa dahil olması ile Müttefikler iyice rahatlamaya başladı ve azalan kayıplar ile moralsizlik sorununu çözdüler. Konvoy sistemi, müttefik nakliye kayıplarını azaltmada etkili olurken, daha iyi silahlar ve taktikler, eskortların U-Bootları durdurmasına ve onlara saldırmada daha başarılı hale gelmesine yol açtı. Atlantik sularındaki gemi kayıpları Ocak ayında 98 gemi (170.000 ton) Şubat'taki yükselişten sonra tekrar düştüler ve savaşın geri kalanında bu seviyenin üzerine çıkmadılar.

1918'de Fransa'da düzenlenen taarruzda elde edilen çarpıcı başarılara rağmen Alman Genelkurmay Başkanlığı ateşkes için müzakere yapılmasını önermeye karar verdikten sonra, çok geçmeden tüm Alman İmparatorluğu isyan, kargaşa ve kaosa sürüklenmeye başladı.

Savaşın son aylarında ise U-Boot savaşı askıya alındı ve savaş boyunca 12.5 Milyon tonluk 4000 tane gemi batırıldı.

Savaşta en başarılı olan 5 Denizaltıcı:

Lothar von Arnauld de la Periere200 gemi (454,000 ton)
Walther Forstmann149 gemi (380,000 ton)
Max Valentiner144 gemi (300,000 ton)
Otto Steinbrinck220 gemi (290,000 ton)
Hans Rose90 Gemi (214,000 ton)


miktarda gemi batırdılar.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski